27 Temmuz 2024
Bunlardan bir papaz, biri hakim, biri de fizikçi..
İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir. Ve sorarlar:
- Son sözün nedir?
Der ki;
- Ben Allah'a inanıyorum. O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah..
Giyotini indirdiklerinde, boynuna birkaç santim kala giyotin durur. Halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır.
- Onu serbest bırakın; Allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur.
Böylece papaz idam edilmekten kurtulur.
Sıra hakime gelir ve ona da sorarlar:
- Son bir sözün var mı?
Der ki;
- Ben papaz gibi Allah'a inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Adalet... Adalet.. Adalet..
Giyotini indirirler, giyotin hakimin de boyunna birkaç santim kala durur.
Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar.
- Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın.
Böylece hakim de boyunun kesilmesinden kurtulur.
Sıra fizikçiye gelir. Ona da sorarlar:
- Son sözünü söyle..
Der ki;
- Ben ne Allah'a inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hakim. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor.
Görevliler giyotini kontrol edince, gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar.
....
Toplumdaki 'düğümler' ve sorunlara işaret edip, gerçekleri söylemenin de acı sonuçları olabilir.
Gerçeği söylemeye cesareti olanlar, bedel ödemeyi de göze almalıdırlar... (Alıntı)