23 Mart 2025
Öyleyse nefsin doymak bilmeyen isteklerine gem vurmalı, yağlı ballı yiyeceklerden uzak durmalıyız. Bu bedenimizi ihtiyacı kadar beslemeliyiz çünkü fazlası sağlığımızı tehlikeye sokar, kilo alırız, organlarımız iyi çalışmaz. Mayamızda hava, su ve toprak var, madem ki bedenimiz çürüyecek toprağa karışacak toprak olacağız, onun için güzelliğimizle, yakışıklılığımızla, uzun boyluluğumuzla övünmeyelim, gurura kibre kapılmayalım, kalp kırmayalım, kimseye kırılmayalım, kusur görmeyelim, göstermeyelim, ruhumuzu besleyelim çünkü bizden kalacak olan iyi huyumuz, yaptığımız, iyilikler, güzelliklerdir ancak.
Şimdi sözü Pirimiz Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumi'ye bırakalım:
Yabancı kimdir? Senin topraktan yaratılmış bedenin; senin derde, gama, eleme düşmen, perişan olman hep onun yüzündendir. Sen bedenini yağlı ve tatlı yemeklerle besledikçe, asıl varlığını, ruhunu, kıymetli cevherini, kendi gerçek hakikatini güçlü bulamazsın.
Beden miskler içinde olsa da, ölüm gününde onun pis kokusu meydana çıkar. Sen miski bedenine değil de, gönlüne sür. Misk nedir? Misk, celal sahibi Allah'ın ismi şerifidir. İçi bozuk olduğu halde dıştan kendini iyi gösteren münafık, yani iki yüzlü kişi bedenine misk sürer de, ruhunu külhanın ta dibine atar.
İki yüzlü kişinin dilinde Allah'ın adı vardır. Fakat ruhunda imansızlık düşüncesi yüzünden pis kokular bulunmaktadır. Onun Allah'ı zikretmesi, külhan yanında bitmiş, yeşilliğe, abdest bozulan yerde yetişen gül ve süsene benzer. O biten yeşillik orada iğretidir. O gülün yeri dostlar meclisidir. İşret yeridir.
Haberin olsun ki, temiz şeyler, iyilikler iyilere gelir, pislikler, kötülükler de kötüler içindir. Sen kin ve intikam hırsıyla yolunu kaybetmişlere sakın kin tutma. Onların mezarlarını kin güdenlerin yanına kazarlar. Kinin aslı cehennemdir yani cehenneme ait bir huydur. Senin kinin de, o kötü huyun bir cüzüdür. Ve kin senin dininin düşmanıdır.
Cehennemi bir huy olan kin, kalbinde bulunursa, sen de cehennemin bir cüzü olursun. Nereye gidersen, cehennemi de beraber götürürsün. Aklını başına al da kini kalbinden at gitsin çünkü "cüz" " küll"ün yanında karar eder.
Ey nam sahibi kişi eğer sen cennetin cüzü isen, yaşayışın, manevi zevkin de cennet gibi ebedidir. Acı acı ile yani kötü kötü ile birleşir. Batıl bir gönül Hakk'a nasıl yakın olabilir? Ey kardeş, sen ancak bir düşünceden ibaretsin, ondan başka neyin varsa kemiktir, kıldır. Eğer düşüncen, manevi varlığın gül ise, sen de gül bahçesisin; dikense, külhana atılacak odun gibisin.
Eğer gül suyu gibi latif isen, hoş kokuyorsan, insanlar seni başlarına, yanaklarına sürerler, eğer sidik gibi pis kokuyorsan dışarıya atarlar. Koku satanların tablalarını seyret; her cins kokuyu kendi cinsinin yanına koymuşlardır. Cinsleri, kendi cinsleri ile karıştırırlar, bu uygunluktan bir güzellik, bir süs meydana getirirler. Güzel kokuların yanına şeker ve mercimeği karıştırırlarsa, satıcı bunları birer birer birbirinden ayırır.
Ruhlar âleminde, ruhlarımızın tablaları kırılıp da insanların ruhları bu dünyaya, bu zuhur âlemine dökülünce iyiler ve kötüler birbirine karıştı. Cenab-ı Hakk, peygamberleri ve kitapları, bu zuhur âleminde birbirine karışan ruhların iyilerini kötülerinden ayırt etmek için gönderdi. Peygamberler gelmeden önce hepimiz birdik, bütün insanlar bir toplum olarak görünüyorduk. İyi miyiz kötü müyüz? Durumumuzu kimse bilmezdi. Dünyada kalp para da sağlam para da geçiyordu. Biz de gece yolcuları gibi gaflet ve bilgisizlik içindeydik.
Peygamberlerin güneşi doğunca, " Ey kalp olan, karışık olan, sen uzaklaş; ey saf olan, ey tertemiz olan sen de yaklaş" dedi. Renkleri ayırt etmeyi göz bilir, la'li taştan göz ayırt eder. İnciyi süprüntüyü de göz tanır. Onun içindir ki, toz toprak gözü incitir. Bu alçak kalpazanlar, iki yüzlüler, imansızlar kalpleri aydın ve nurlu olan kişilerin düşmanıdır. Gönülleri saf ve lekesiz imanlı insanlarsa gündüz gibi nurlu olan mürşitlerin âşıklarıdırlar. Çünkü gündüz, o türlü kişileri belirten bir ayna gibidir; onların kemalini, üstünlüğünü açıkça gösterir.
Nurlu yüzle, günahlara kavuşmuş yüzü açığa çıkarıp gösterdiği için, yüce Allah kıyamet gününe "gün" lakabını vermiştir. Hakikatte gündüz velilerin sırrıdır. Bildiğimiz gündüz, onların ay gibi parlak gönüllerine göre bir gölgeden ibarettir. Ey Hak âşıkları, siz gündüzü kâmil insanın sırlarının aksi, belirtisi olarak biliniz. Gözleri kapatan gece de, onun hatalarının örtüsüdür. Her söz bir halin belirtisidir; hal ele benzer, söz ise alete. (Mesnevî cilt 2,264-294)
Doymak hepimiz için fiziksel bir eylem, hayatımızı sürdürebilmek için bedenimizin ihtiyaçlarını karşılamamız gerekiyor. Sadece etten kemikten ibaret değiliz, bir de ruhumuz var bu bedene yüce Allah tarafından üflenen, bizi O'nun bir parçası yapan. Hayatımızı daha anlamlı ve mutlu yaşamak için bedenimizi beslediğimiz gibi ruhumuzu da doyurmamız gerekir. Peki bu nasıl olacak: Başarı, yeni şeyler keşfetmek, başka insanlara yardım etmek, spor yapmak, doğada olmak, yalnız kalmak, özgür irademizle karar vermek, aile bağlarını kuvvetlendirmek, maddiyata değil maneviyata yönelmek ruhumuzu doyuran birkaç şeydir.
Maddenin esiri olmadan yaşamak, güzel düşünüp güzel davranmak, içi dışı bir olmak dileğiyle "Ya olduğumuz gibi görünelim ya da göründüğümüz gibi olalım." Sevgiyle kalın, dostça kalın ve de hoşça kalın.